INDEX

ARA BUSCA SEARCH

ÜYE OL

KATEGORİLER

Kasım 2024
Pts Sal Çar Per Cum Cts Paz
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  
RSS

YILMAZ ÖZDİL – KEDİ

Aybige Mert

YILMAZ OZDIL – EL GATO

YILMAZ OZDIL – THE CAT

Foto ©Aybige Mert

Yılmaz Özdil’in 10 Şubat 2012 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayınlanan köşeyazısı (yorumsuz ve tekmili birden):

KEDİ

Genelkurmay Başkanı’nın “terörist” ilan edildiği ülkede, MİT Müsteşarı’nın “PKK yardakçısı” ilan edilmesinin izah edilemeyecek bi tarafı yok.

*
İzah edilemeyen şu…

*
Yer, Ankara.

Vatandaşın kedisi var.

Yaşlı. Hastalanıyor. Veteriner kliniğinde ameliyata alınıyor. Masada kalıyor. Ölüyor. Toprağa verilecek. Ama… Faili meçhul cennetinde, hayvan mezarlığı yok. Eşe dosta soruyor. Biri akıl veriyor. Karşıyaka Mezarlığı’nın sırtlarında, çevre yoluna bakan gecekondu mahallesi, yeni yeni ağaçlandırılıyor, bi fidanın dibi uygun bulunuyor. Üstelik, adaklık kurban kesimi yapılan bi yer orası, gömüye müsait… Alıyor kedisinin cansız bedenini, bagaja koyuyor, kazma kürek filan, gündüz gözüyle yol kenarına çukur açıyor, vedalaşıyor, defnediyor. Evine dönüyor.

*
Aradan bi kaç saat geçiyor geçmiyor, kapı çalınıyor. Açıyor. İki sivil polis. Ne gömdün? Anlatıyor. Yok öyle! Alıyorlar vatandaşı, veterinere götürüyorlar. Bakalım doğru mu söylüyor? Veteriner şahitlik ediyor. Ölüm raporunu veriyor. Bitmiyor. Yer göstermeye gidiliyor.

*
Bi geliniyor ki, vatandaş gözlerine inanamıyor, her taraf yanarlı dönerli polis aracı kaynıyor, terörle mücadele, bomba imha, olay yeri inceleme, cinayet masası, komple orda… Kırmızı alarm verilmiş. Gösteriyor. Şuraya gömdüm diyor. Çekilin diyorlar, önce bomba uzmanları bakıyor. Bubi tuzağı olup olmadığı kontrol ediliyor. Temiz… Veriyorlar eline küreği, kazıyor. Buz gibi havada ecel teri… Çıkarıyor. Kumaşa sarılı. Açıyor. Kedi.

*
Şükür derken…Bölgeden sorumlu karakolun polisleri devreye giriyor, henüz bitmedi, gidemezsin diyor. Çünkü, hadise savcıya intikal ettirilmiş. Nöbetçi savcı bulunuyor. Görüşülüyor. Allah’tan savcı ikna oluyor, ifade almaya gerek duymuyor, bırakıyor. Kedi aynı yere gömülüyor, the end.

*
Değerli arkadaşım Murat Çelik’in anlattığı bu yaşanmış öyküden de anlaşıldığı üzere… Havada uçan kuş’tan da haberi var polisin, rahmetli kedi’den de.

*
Gelgelelim…

*
MİTileaks yüzünden gargaraya gelmesin, nedir kardeşim bu Wikileaks’teki brifing rezaleti, bizim polisler Amerikan elçiliğine resmen tekmil vermiş denince…

Haberimiz yok” deniyor!

AYDAN ÇELİK-CHARLIE CHAPLIN

Aybige Mert

AYDAN CELIK-CHARLIE CHAPLIN

Kendisi de kedici olan ve tatlılar tatlısı kedisi Lokum’la birlikte yaşayan yazar ve illüstratör Aydan Çelik’ten daha önce Kedi Defteri’nde sözetmiştim. Bir buçuk sene önce kendisinin bu Şarlo çizimini gördüğümde bayılmıştım ama henüz web sitesinde paylaşmadığı için bugüne kadar Kedi Defteri’nde yayınlayamamıştım.

Aydan Bey’in, Şarlo’yu web sitesine eklediğini görür görmez, Kedi Defteri’ne not düşmek ve paylaşmak istedim. Aydan Çelik’in kendi web sitesinden diğer çalışmalarını da izleyebilirsiniz.

CAT ATELIER’NİN KEDİ KREASYONLARI

Aybige Mert

LAS CREACIONES DE GATO DE CAT ATELIER

CAT ATELIER’S CAT CREATIONS

Kedi milletinin de modası başka zarif oluyor. Sevgili Canan Aksu sayesinde haberdar oldum Cat Atelier’den. Pisiler için giysiler, şapkalar ve başka aksesuarlar tasarlayıp üreten Amerikalı Cat Atelier’nin ürünlerinin hepsi tek tek elde hazırlanıyor.

Markanın ürün mankeni ise Toki Nantucket isimli arkadaş. Arıza bakışlarına, duruşuna, havasına bayıldım bu arada Toki’nin. Hele son fotoğraftaki yorucu bir gece geçirmiş, yine kraliçenin topraklarını kötü adamlardan ve tehlikelerden kurtarmış James Bond pozunun hastası oldum.

Haber verdiğin için teşekkür ediyorum Canancığım!

KARDAN KEDİ

Aybige Mert

GATO DE NIEVE

SNOW CAT

Foto ©Aybige Mert

Foto ©Kenan Eren

Londra karlar altındaaa! Dün akşam lapa lapa yağmaya başladı. Hava o kadar soğuk ve kuruydu ki, bir saat içinde tüm şehir karla kaplanmıştı. Önce gidip bol baharatlı, iç ısıtan bir Hint yemeği ziyafeti çektik, sonra mahalle pub’ımızda biramızı içtik ilk karımızın şerefine (aslında birkaç gün önce bir-iki atıştırmıştı ama o kadarla kalmıştı).

Pub çıkışında sokakta bir tilki gördük. Bu memlekette sokaklarda kedi yerine sincap, köpek yerine tilkiler dolanıyor çünkü. Sokaklarda kedi görüp de sevemediğim için bir yıldır naralanıp duruyordum ama kar yağınca ilk defa iyi ki sokak kedisi köpeği yok diye sevinmeden edemedim. Sonra Trafalgar Meydanı, Big Ben, Westminister dolaylarına uzanıp karlı Londra gecesi fotoğrafları çektik.

Sabah kalktığımızda kar durmuştu ama terasımız dahil her yer bembeyazdı. Önce Regent Canal’a uzanıp kanal boyunda yürüyüş yaptık, fotoğraf çektik. Yanımızda götürdüğümüz ekmeklerle kraliçe hazretlerinin kuğularını, ördeklerini besledik. (Londra’da parklardaki, kanallardaki, göletlerdeki bütün kuğu, kaz, ördek nüfusu kraliçenin malı). Sonra güzel bir kahvaltı ziyafeti çektik ve tam bir yıldır beklediğim an geldi, terasa fırlayıp Londra ellerinde ilk kardan kedimi yaptım.

Havuçları bir-iki gün önce yemeğe kullandığımız için, burnu ışgından, gözleri terasta yetiştirdiğimiz nanelerin yapraklarından, bıyıkları da kürdandan oldu kardan kedimin. Şimdi bıraktım, terastan sokaktan gelip geçenlere göz kırpıyor.

SAHAFIN KEDİSİ

Aybige Mert

EL GATO DE LA LIBRERIA DE SEGUNDA MANO

SECONDHAND BOOKSTORE’S CAT

Foto ©Aybige Mert

Sahafları severim, sahaf gezmeye bayılırım. Beni, hem karşıma çıkabilecek sürpriz bir ganimet olasılığı heyecanlandırır, hem de o eski kitap kokusunu içime çekerek rafları, kitap yığınlarını eşelemeyi severim. Eh, buna bir de neredeyse her sahafın vazgeçilmez yoldaşı, kitapları, dergileri, gravürleri farelerden koruyan birbirinden topinik sahaf kedilerinin ahbaplığı da eklenince, dadından yinmez.

Beyoğlu’nda birçok sahafın vitrininde, kitapların arasında, dergilerin üzerinde serilmiş yatarlar ama sanırım kedileri en meşhur sahaf, Simurg’dur. Fotoğraftaki ise yine bir Beyoğlu sahafının, Cihannüma Sahaf’ın pisisi.

İstanbul’un kedilerini özlediiiiiim!

SOĞUUUK!

Aybige Mert

¡FRIOOO!

COOOLD!

Foto ©Aybige Mert

Meteorologlar kar geliyor dediğinde, sokakta yaşayan ve üşüyen bütün canlılar için üzülüyorum. Günlerdir Türkiye’den kar haberlerini aldıkça,  aynı duygular içindeyim. Ama bir yandan da karı çok özlediğimi farkettim.

Londra’ya göçtüğümüzden beri, yani bir yıldır, İngiltere en ılıman dönemini yaşıyordu. Son altmış yılın en kurak nisan ayı, son otuz yılın en sıcak noeli vs. gibi haberlerin ardı arkası kesilmiyordu. Arada soğuk günler yaşasak da, bu ülke şartlarına göre lokum gibi bir ısı vardı Londra’da. (Yazın doksan gün durmadan yağan yağmuru saymıyorum ama)

Pazar günü, liseden bir arkadaşımız İstanbul’dan bizi ziyarete geldi, gelirken bize İstanbul’dan kar getirdi! Pazar sabahına güneşli başlayan Londra şu anda buz gibi ve kısacık sürmüş olsa da bugün, bir yıldır şehre ilk defa kar düştü. Dediğim gibi, bu soğuklarda sokakta yaşamak zorunda kalan her canlıya üzülüyorum ama Londra’nın karlı halini de merak etmediğimi söyleyemem. Kim bilir, belki de yarın kar kaplı bir Londra’ya uyanırız.

KEDİLİ YÜKSÜKLER

Aybige Mert

DEDALES CON DISEÑO DE GATO

CAT DESIGNED THIMBLES

Foto ©Aybige Mert

Kedi Defteri’nin koleksiyonuna aralık ayında eklenen üç yeni İngiliz porseleni yüksük. Pili öldüğü için artık sadece masaüstünde kullanılan dizüstü bilgisayarımın klâvyesinin üzerine dizdim yan yana. Bakışıyoruz her gün bu üç arkadaşla.

Evimizin İngiliz’i Margaret’tan daha önce söz etmiştim Kedi Defteri’nde. Yukarıda fotoğraflarını gördüğünüz zatlar da, onun yaşamından insanlar. Kimin kim olduğu sürpriz, bilâhare açıklayacağım.

LONDRA’DA BİR PUB: THE CAT AND CANARY

Aybige Mert

UN PUB EN LONDRES: THE CAT AND CANARY (EL GATO Y LA CANARIA)

A PUB IN LONDON: THE CAT AND CANARY

Foto ©Aybige Mert

Bir iki hafta önce Kerim’le Londra’nın Canary Wharf isimli “özel mülkiyet” mahallesine, Buzdan Heykeller Festivali’ne gittik. Özel mülkiyet mahalle dememin nedeni, Londra’nın gökdelenlerinin ve büyük şirketlerinin yoğunlaştığı bu finans merkezinin sokakları, meydanları tıpkı şehrin diğer yerleri gibi halka açık normal bir mahalle. Kafeler, barlar, müzeler vs. ile dolu ama örneğin kameranızı çıkarıp fotoğraf çekmeye kalktığınızda gökdelenlerden birinin takım elbiseli gorili yaklaşıp, İngiliz asaleti içinde “Sorry m’am, burası özel mülkiyet, yüksek güvenlik önlemleri nedeniyle fotoğraf çekemezsiniz” diyor. “Nasıl yani?” deyince biraz daha sert ve emreder bir tonda aynı lâfı yineliyor. Bu arada, buz festivalinin olduğu meydanda millet şakır şakır kamera ve cep telefonu ile fotoğraf çekiyor ama oradan ötesi “yassah hemşehrim”.  Maslak sokaklarında yürüyüp fotoğraf çekerken x bankanın güvenliğinin gelip “Burası özel mülkiyet, Maslak sınırlarında fotoğraf çekemezsiniz” demesi gibi bir şey. Neyse, medeniyetinden sual olunmaz Londramızın…

Beş-altı buzdan heykelli festival çok fasa fiso çıktı ama bu arada özel mülkiyet olayını hazmetmek, boğazımızı ıslatmak ve mabadımızı dinlendirmek için bir yer bakarken, bu güzel kedili pub’ı bulduk.

İngiltere’de pub isimleri çiçekli, böcekli, hayvanlı, krallı, kraliçeli ve tabelâlarında da ismini anlatan bir çizim bulunuyor.  Nedeni bundan birkaç yüzyıl önce, okur yazarlık oranı çok düşükken, insanların bu sayede pub’ları, tabelâlarını okumadan da tanıyabilmeleri. Queen’s Head (Kraliçe’nin Kafası), White Swan (Beyaz Kuğu), Horses&Coches (Atlar ve At Arabaları), Rose of England (İngiltere’nin Gülü) çok karşılaşılan pub isimlerine örnek verilebilir.

The Cat and Canary (Kedi ve Kanarya) da bu geleneksel isimli pub’lardan biri. Londra’nın aynı zamanda doklar bölgesi olan Canary Wharf’ta, su kıyısında, içi klâsik pub dekorasyonlu güzel bir pub. Diyeceğim odur ki, yolunuz Londra’ya düşerse, gezilecek her bir şeycik bitti, bir de Canary Wharf’u görelim derseniz, orada da böyle de bir pub var. Cheers!

LONDRA SANAT FUARI’NIN KEDİLERİ

Aybige Mert

LOS GATOS DE LA FERIA DE ARTE DE LONDRES

LONDON ART FAIR’S CATS

Bu sene 18-22 Ocak tarihleri arasında ziyarete açık olan Londra Sanat Fuarı’nı gezdik geçen hafta. Güzel, sakin bir kahvaltı keyfi sonrası, yürüyerek eve beş dakika uzaklıktaki fuara gittik.

Hafta içi olmasının avantajıyla sakin sakin gezdik. Güzel bir fuardı. Resimler beğendik, 15-20 bin poundcuk fiyatlarına bakıp iç çektik, her birini gözümüze gönlümüze kaydedip ayrıldık. Eh, kedisiz sanat olmayacağı için fuarın pisilerini de Kedi Defteri’ne not düşmek için kameraya kaydettik. Buyurun sanal kedili eserler fuarına…
Sırasıyla:
1) David Spiller, Was I Just Dreaming, 2011, kanvas üzerine akrilik ve karakalem.
2) Boaz Vaadia (1951-   ), Seated Cat, 2007, bronz ve taş.
3) Christopher Wood (1901-1930), Siamese Cat Asleep, 1925, pano üzerine yağlıboya.
4) Elizabeth Blackadder, Tobby, oymabaskı.

KEDİ DEFTERİ’NDEN 2. YAŞ HEDİYESİ

Aybige Mert

EL REGALO DE 2° ANIVERSARIO DEL CUADERNO DE GATO

THE CAT’S NOTEBOOK’S 2nd ANNIVERSARY GIFT

Foto ©Kerim Ökten

Kedi Defteri bugün, yayın hayatında ikinci yılını geride bırakıyor. Bunu da, geçen sene olduğu gibi, yine okurlarına küçük bir armağan vererek kutluyor.

Paris sokaklarında gezerken karşıma çıkan bu kedili mutfak önlüğünden Kedi Defteri okurlarına armağan etmek üzere iki tane almıştım. Bu sene, geçen seferkinden farklı olarak çekiliş yapmak yerine, Kedi Defteri’nin en interaktif okurlarına armağan yollamaya karar verdim.

Sanal âleme savrulup giden sesime ses veren, yorum bırakan herkese çok teşekkür ediyorum. Ama armağan, en interaktif  iki Kedi Defteri okuruna gidiyor.

Veee, kazananlaaar: Ojeli Parmaklar ve Depresif Ayu! Güle güle kullanın Yeşimciğim ve Depresif Ayucuğum!