INDEX

ARA BUSCA SEARCH

ÜYE OL

KATEGORİLER

Ekim 2024
Pts Sal Çar Per Cum Cts Paz
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  
RSS

BOZCAADA’DAN PORTRELER I

Aybige Mert

RETRATOS DESDE BOZCAADA I

PORTRAITS FROM BOZCAADA I

Foto ©Aybige Mert

Geçen hafta adada güneş rakı balık keyfi yaptık. Sabahları  Polente’de ve Eski Kahve’de adaçayı içip gazetelerimizi, öğleden sonra terasta güneşlenip kitaplarımızı okuduk, akşam çilingir soframızı kurup keyif yaptık. Arada da ada sokaklarında dolanıp bu arkadaşlarla yarenlik ettik.  Bunlar da objektife takılan birkaç ada kedisi…

IKEA’DA 100 KEDİ

Aybige Mert

100 GATOS EN IKEA

100 CATS IN IKEA

Devekuşunun kafasını  kuma saklayıp “Görmüyorum işte hiçbirinizi, sorun yok artık”  demesi mantığıyla 2,5 yıl boyunca sadece Türkiye’de izlenmesi yasaklanan YouTube, özgürlüğüne kavuştu ve Kedi Defteri’nde de video dönemi başlamış oldu.

Bu mutlu ve kutlu olayın şerefine, IKEA’nın Londra mağazasında, 100 kedinin katılımı ile gerçekleştirilmiş bir  reklâm filmini paylaşmak istedim Kedi Defteri’nde. Videoda, kedilerin her yere tırmanmaları, girmemeleri gereken yerlere -tabii ki- girip saklanmaları ve kurtarılmaları gibi eğlenceli sahne arkası görüntülerinin yanısıra reklâm filminden de parçalar var.

Al gözüm seyreyle…


SYLVESTER KUŞ YUVASI

Aybige Mert

CASITA DE PAJARO SYLVESTER

SYLVESTER BIRDHOUSE

Hem kediseverseniz, hem de bahçenizde kuş besliyorsanız, Sylvester kuş yuvası, kuşlara yerden yüksekte, sevgili kedinizin rahatsız etmeyeceği (?) güvenli bir barınak sunuyor. İngiliz tasarımcı John Caswell’in, bir çizgifilm klâsiği olan Sylvester ve Tweety’den esinlenerek yarattığı bu kuş yuvaları, kışın sıcak, yazın serin tutan, dayanıklı, marin tip kontrplâktan üretilmiş. Sylvester kuş yuvasının giriş-çıkış deliği, kuşların ihtiyacı olan doğru havalandırma boyutu hesaplanarak hazırlanmış.

Doğrudan güneş ışığı ve sağanak yağmurdan korunaklı bir duvara veya ağaca yerleştirilerek kullanılması önerilen kuş yuvasının, ağzının monte edilirken  güneydoğu-kuzey yönleri arasına bakması; parazit ve mikrop barındırmaması için de her üreme mevsimi sonrasında, ekim-kasım aylarında indirilip, kaynar suyla temizlenerek dezenfekte edilmesi gerekiyor. John Caswell Design üretimi Sylvester kuş yuvasının boyutu ise 150×177x140 mm.

KEDİ HİKÂYELERİ

Aybige Mert

LOS CUENTOS DE GATO

CAT STORIES

Eylül ayında iki güzel kedi kitabı piyasaya çıkmıştı ve her ikisini de çıkar çıkmaz alıp bir çırpıda okuyuvermiştim. Bunlardan Sevgi Bağı’nı daha önce Kedi Defteri’ne yazmıştım. Eylülde yayınlanmış olan bir diğer kitap ise, Julia Bachstein’ın derlediği ve Yapı Kredi Yayınları’nın Edebiyat serisinden çıkmış olan Kedi Hikâyeleri.

Otuz beş yazarın kedi öykülerinden derlenmiş olan kitapta, adını daha önce duymamış olduğumuz yazarların yanı sıra, Hans Christian Andersen, Mark Twain, Oscar Wilde gibi ünlülerin kalemlerinden de hikâyeler yer alıyor.

Her biri ayrı karakter olan kedilerin öykülerini okurken, hepsinde evdeki küçük kaplandan tanıdık gelen bir şeyler de buluyorsunuz. Benim kitaptaki favori karakterim John Coleman Adams’ın öyküsündeki acar denizci: Miço. En kıkırdayarak okuduğum öykü ise, Werner Fuld’un Yeni Kedi isimli öyküsü. Nedenini kitabı okuyunca görürsünüz. Sizin en sevdiğiniz öykü hangisi?

CHATS PERCHÉS-TÜNEMİŞ KEDİLER

Aybige Mert

UNOS GATOS QUE SONRÍEN

CASE OF THE GRINNING CAT

Paris yolculuklarında uğramayı  alışkanlık haline getirdiğimiz ve her seferinde elimiz kolumuz ganimet dolu ayrıldığımız yerlerden biri, fnac’ın DVD reyonundaki belgeseller ve kısa filmler bölümüdür. Sokaklarda gezerken M.Chat (Bay Kedi) ile tanıştığımız sene, fnac’ta, bu ünlü kedinin konuk olduğu bir film çıktı karşımıza: Chats Perchés.

Orijinal ismini dilimize “Tünemiş/Kondurulmuş Kediler” olarak çevirebileceğimiz filmin, diğer dillerdeki versiyonlarında kullanılmış isim ise “Sırıtan/Gülümseyen Kediler”.

1921 doğumlu Fransız usta yönetmen Chris Marker’ın, hem yazıp hem yönettiği filmin müzikleri ise Michael Krasna’ya ait. 2004 yılı, Les Films du Jeudi ve Arte ortak yapımı olan 58 dakikalık bu film, deneysel bir belgesel. Paris sokaklarında geçen filmde, kedileri seven ve onlara başka eserlerinde de rol vermiş olan politik filmlerin usta yönetmeni Marker’ın, Fransız politik dünyasına ve protestolara, koca gülümsemesiyle Paris sokaklarında gezen sarı kedi M. Chat üzerinden bakışını görüyoruz.

Chris Marker’ın alıp seyretmek istediğim bir başka filmi de, filmografisinin en ünlülerinden biri olan 1977 yapımı, siyah-beyaz A Grin Without a Cat. Umarım en kısa zamanda bizim ülkemizde de DVD reyonlarında National Geographic, BBC vs. yapımları  dışında da bol bol kaliteli belgeseller ve kısa filmler satılmaya başlar da, her seferinde not ettiğim güzel filmler için bir sonraki yolculuğu veya amazon’dan gelecek paketi beklemem gerekmez. (Amin).

MONSIEUR CHAT – BAY KEDİ

Aybige Mert

MONSIEUR CHAT – SEÑOR GATO

MONSIEUR CHAT- MISTER CAT

Foto ©Aybige Mert

Paris’e ilk kez 1993’te inter-rail yaparken gitmiştim. Uzun bir aradan sonra, 2004’te yaptığım bir sonraki Paris yolculuğunda, sokaklarda gezerken ve Paris’in çatı katlarına bakıp hayaller kurarken, bir sürprizle karşılaştım, daha doğrusu şehre yeni gelmiş biriyle tanıştım: Monsieur Chat. Ve o yolculukta, şehrin muhtelif köşelerinde tekrar tekrar karşılaştık kendisiyle.

Kimine göre 90’ların sonunda, kimine göre 2000’lerin başında Fransa’da ortaya çıkmış olan bir duvar resmi, bir çizgi karakter M.Chat. Enerji dolu ve muzip görüntüsü, 32 diş (sözün gelişi ama aslında 6 diş) kocaman gülümsemesiyle, Alice Harikalar Diyarında’nın ünlü karakteri Cheshire Kedisi’ne benzeyen ve Paris damlarında, duvarlarında gezen bir sarı kedi. Önceleri yaratıcısı bilinmezken, 2007’de sokak sanatçısı Thoma Vuille’in “suçüstü” yakalanması ve küçük bir para cezasıyla yırtmasının ardından, M.Chat takipçileri de bu konudaki meraklarını gidermiş oldu. Sanatçısının deşifre olmasıyla, M.Chat sanat galerilerine de adım attı.

Önceleri sadece Fransa’da gezen ama artık sınırları aşmış olan M.Chat’ya, başka Avrupa ülkelerinde, hatta Yeni Dünya ve Uzakdoğu’da bile rastlayabilirsiniz. M.Chat’nın -ben dahil- oldukça yüksek sayıda bir hayran kitlesi bulunuyor, internette M.Chat görülen yerlerin adreslerinin, koordinatlarının ve fotoğraflarının toplandığı havuzlar oluşturuluyor.

2004’ün soğuk bir kış günü gerçekleşen ilk karşılaşmamızın ardından, başta daha sonraki Paris yolculukları olmak üzere, gittiğim her yerde damlarda, duvarlarda onu arar oldum. Siz henüz onunla karşılaşmadıysanız, gözünüzü dört açın. Her an kocaman gülümsemesiyle karşınıza çıkabilir.

BİR CAZ ALBÜMÜ: BOB CROSBY’S BOB CATS

Aybige Mert

UN ALBUM DE JAZZ: BOB CROSBY’S BOB CATS

A JAZZ ALBUM: BOB CROSBY’S BOB CATS

Frankfurt’ta, Goethe’nin evinin bulunduğu sokağın köşesinde, geçerken hep bakındığım bir plâkçı var. Evvelki hafta Frankfurt’tayken uzun zamandır almayı düşündüğüm All The Cats Join In ve Bob Crosby’s Bob Cats  için uğradım oraya. İki CD de ellerinde yoktu ama üç gün içinde hemen getirttiler.

Amerikalı caz şarkıcısı Bob Crosby (1913-1993) ve grubu Bob Cats’in 61 dakikalık albümü Palesteena, 1937-1940 yılları arasında kaydedilmiş parçalardan oluşan orijinal kayıtlarının temizlenmesiyle, Naxos’un Jazz Legends serisinden 2004’te piyasaya çıkmış.  Albümün açılış parçası, gruba ait March of the Bob Cats.

Kayıtlar dört yılda ve New York, Los Angeles, Chicago gibi üç ayrı mekânda gerçekleştirildiği için zaman zaman çalan ekipte değişiklik olsa da ana kadro genel olarak aynı kalmış. Bob Crosby’e, trompette Yank Lawson, trombonda Warren Smith, klarnette Matty Matlock, tenor saksafon ve klarnette Eddie Miller, piyanoda Bob Zurke, gitarda Nappy Lamare, kontrbasta Bob Haggart ve davullarda Ray Bauduc eşlik ediyor.

KEDİLİ BİR İÇECEK: KALTE MUSCHI

Aybige Mert

UNA BEBIDA CON GATO: KALTE MUSCHI

A BEVERAGE WITH CAT: KALTE MUSCHI

Frankfurt seferinden dönerken yanımda getirdiğim ganimetlerden (?) biri de bu içkiydi. Bazı ülkelerde kola-kırmızı şarap karışımı çok tutulur ve ülkesine göre farklı bir isim alır. Örneğin İspanyolların, özellikle Baskların meşhur fiestalarının vazgeçilmez içkilerinden biridir, onların verdiği ismiyle kalimoço.

Yıllardır ağzına kola sürmemiş biri olarak, asla hazzetmedim kolalı kırmızı şaraptan. Ama Frankfurt’ta gittiğimiz Moğol restoranında (her akşam Frankfurter sosis çekilmiyor) tanıtımını görünce, dayanamayıp, kedi koleksiyonuna eklemek için iki şişe alıp getirdim eve.

Kalte Muschi (argoya çekilebilecek isminin Türkçe mealiyle Soğuk Pisi), Hamburg’da üretiliyor. Yarı yarıya oranda kola ve kırmızı şaraptan oluşan bu içkinin üzerindeki kurukafa amblemine bir anlam veremediğim için biraz araştırınca öğrendim ki, meğer Kalte Muschi, taraftarları kurukafa simgesini kullanan 1910’da kurulmuş FC St. Pauli  takımının resmi içeceğiymiş.

İnsan kedi peşinde koşarken ne gereksiz şeyler öğreniyor şu hayatta…

FRANKFURT’TA BİR KEDİCİ: DONNA R.

Aybige Mert

UNA TIENDA DE GATO EN FRANKFURT: DONNA R.

A CAT SHOP IN FRANKFURT: DONNA R.

Foto ©Aybige Mert

Geçtiğimiz on yıl içinde Frankfurt’a en az yedi-sekiz kere gitmişimdir. Bu küçücük şehirdeki görülecek gezilecek yerler, müzeler vs. daha ilk gidişte tükendiği için, benim için, her gidişte denk geldiğim muhteşem sergiler dışında, şehrin hâlâ ilgi çekici en önemli iki yeri, cumartesi sabahları Main Nehri kıyısına kurulan bit pazarı ve eski Frankfurt’un merkezi olan Römer’deki kedici dükkân. Bu kedici dükkânın ikinci katında da,  sembolik  bir ücret ödeyerek gezilen, küçük (temsili demek daha doğru belki çünkü bizim evdeki koleksiyon kesinlikle daha geniş) bir kedi müzesi bulunuyor.

Donna R.’yi Frankfurt’a ilk gidişimde keşfetmiştim ve ondan sonra benim için her yolculukta ilk uğranacak adres olmuştu. Her ne kadar, her seferinde ben ilk gün koşa koşa kendimi dükkâna atsam ve oradan elim kolum dolu ayrılsam da, dükkândaki bayan (yine her seferinde) beni ve dükkâna girip çıkan diğer insanları mümkün olan en ciddi ve donuk yüz ifadesiyle karşılar, müzeye Türkiye’den çini ve el örgüsü kediler hediye götürmüş olmama rağmen (tabii ki) asla hatırlamaz, sohbet etme girişimlerimi boğazıma tıkar ve yine aynı ifadeyle uğurlar. Bu arada, Frankfurt’ta hiç sokak kedisi görmediğim ve kaldığımız süre boyunca hiçbir kediyle yarenlik edemediğim için, dükkândaki tepkisiz pisiyle sohbet etmeye çalışırım ve ondan da yüz göremem.

Bu sefer kedicik de yoktu, dükkândaki ürünler de eskisi gibi değildi. Cumartesi sabahı nehrin kıyısına, bit pazarının kurulmuş olması gereken yere koştuğumda, pazarın yerinde de yeller esiyordu. Bu sefer Frankfurt bir garipti…

ROMERO BRITTO

Aybige Mert

Foto ©Aybige Mert

Daha önce internetten takip ettiğim Romero Britto’nun eserleriyle, kanlı canlı olarak ilk kez São Paulo’daki Romero Britto Gallery’de karşı karşıya gelme şansım olmuştu. Galeride defalarca turladıktan, özellikle kedilerini  uzun uzun seyrettikten sonra, “Yine görüşürüz” deyip vedalaşmıştım onlarla.

1963 Brezilya Recife doğumlu Romero Britto, pop sanatın dünya çapında üne sahip temsilcilerinden. Bugün beş kıtada sayısız ülkede sergiler açan ve koleksiyonerleri bulunan Britto, kanvas üzerine akrilik resimler, heykeller ve sanatsal objeler üretiyor. Halen çalışmalarını sürdürdüğü Miami Beach’teki stüdyosunda, özel koleksiyonlar için de bir çok eser üreten Romero Britto’nun renkli çizgilerine bir Bentley otomobilin, bir piyanonun, bir uçağın, bir gitarın ya da bir Campari şişesinin üzerinde de rastlayabilirsiniz.

Geçen hafta, Frankfurt’taki Galerie Mensing’de tekrar karşılaştık Romero Britto’nun kedileriyle. Üçüncü yani bir sonraki karşılaşmamızda bir tanesiyle birlikte eve dönmek üzere sözleşip ayrıldık.