INDEX

ARA BUSCA SEARCH

ÜYE OL

KATEGORİLER

Ekim 2024
Pts Sal Çar Per Cum Cts Paz
« Eyl    
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031  
RSS

ZAKUMİ VE FIFA 2010 GÜNEY AFRİKA

Aybige Mert

ZAKUMI Y FIFA 2010 SUDÁFRICA

ZAKUMI AND FIFA 2010 SOUTH AFRICA

Kerim’le buluşacağımız Johannesburg’a uçtuğum gün, FIFA Dünya Kupası 2010’un final maçının oynanacağı gündü. Futbol çılgınlığı daha İspanyollar ile dolu olan uçakta başladı ve Jo’burg havaalanına indiğimizde doruğa ulaştı. Vuvuzela sesleri, tezahüratlar, etrafta uçuşan formalar, atkılar, bayraklar, kafalarında Güney Afrika milli takımı beresi, üstlerinde formalar, dünya kupası rozetleriyle dolaşan havaalanı görevlileri, çıkışta bizi bekleyen kamera ordusu spor + fanatizm + pazarlama harikası üçlüsünün etkileyici bir karışımıydı.

Güney Afrika’da dünya kupası düzenlenir de maskotu bir kediden başkası olabilir mi? FIFA 2010 Dünya Kupası’nın resmi maskotu Zakumi, 1994 doğumlu bir leopar. Adını Güney Afrika Cumhuriyeti’nin uluslararası kısaltması “za” ve Güney Afrika’da kullanılan birçok dilde 10 anlamına gelen “kumi” kelimesinin birleşmesinden almış. Zakumi’nin yaratıcısı ise Cape Town’lı Andries Odendaal. Fotoğraftaki rozeti, Jo’burg’da buluştuğumuz gün Kerim hediye etti ve Zakumi de acilen kedi koleksiyonundaki yerini aldı.

Güney Afrika’da yaşam, dünya kupasına sabitlenmişti, sanat galerilerinde futbol konulu resim, fotoğraf, heykel sergileri, dükkânlarda futbol konulu ve Güney Afrika ile diğer ülke takımlarının bayraklarının renginde giysiler, dünya kupası müzikleri cd’leri, Güney Afrika futbol milli takımı Bafana Bafana ile ilgili her şey, tabii ki vuvuzela, bazı yiyecek içecek paketleri bile dünya kupası forması giymişti. Bütün ülkede neredeyse sadece futbol vardı.  O ortamın ardından şimdi bence Güney Afrikalılar kendilerini epey bir süre boşlukta hissedecekler.

CLARENS’TAKİ VALLEY CATS CAFÉ

Aybige Mert

VALLEY CATS CAFÉ EN CLARENS

VALLEY CATS CAFÉ IN CLARENS

Foto ©Aybige Mert

Afrika yolculuğumuzun başlangıç noktası olan Johannesburg’dan (yerlilerinin deyişiyle Jo’burg) okyanus kıyısındaki Durban’a giderken, yolun ortasına denk gelen bir noktada, küçük ama pek meşhur bir kasaba olan Clarens’a sapıp bir gece konakladık.

Clarens’a gelenlerin  -biz de dahil olmak üzere- çoğunluğunu, hemen yakınındaki Golden Gate Milli Parkı’nın ziyaretçileri oluşturuyor. Clarens, gündoğumunda ve günbatımında kızıl renge bürünen manzarasıyla meşhur bu bölgenin, konaklama noktası. Lonely Planet’in yazdığına göre, 4500 kişi nüfuslu bu küçük kasabanın ziyaretçileri arasında Brad Pitt ve İngiltere Prensi Harry gibi ünlüler de varmış.

Çoğunluğu, yöresel bir malzeme olan kumtaşından yapılmış tek ya da iki katlı binalardan oluşan ve tamamı yürüyerek 15 dakikada gezilebilen Clarens’ta dolanırken, dükkânların, lokantaların ve kafelerin camlarındaki, vitrinlerindeki noel süsleri ve “Temmuzda Noel” yazısı dikkatimizi çekti. Sıcak yaz aylarına denk gelen gerçek noelde, ağır noel yemeklerini ve tatlılarını yiyemedikleri ve o havada noel ruhunu hissedemedikleri için, bazı diğer güney yarımküreliler gibi,  Clarenslılar da her yıl, onların kışına denk gelen temmuz ayında sanki noelmiş gibi etrafı süsleyip mükellef noel yemeklerini yiyiyorlarmış.

Bu kandırıkçı noele katılan mekânlardan biri de Valley Cats Café idi. Eh, doğal olarak biz de Clarens’taki uzuuuun yürüyüşümüzde molayı, adında kedi olan bu kafede verdik ve temmuz ayında yalancı noelin tadını çıkardık.

BEBEK ASLANLAR

Aybige Mert

LOS LEONES BEBÉS

THE BABY LIONS

Foto © Aybige Mert

Foto ©Kerim Ökten

Foto ©Kerim Ökten

Foto ©Kerim Ökten

Foto ©Aybige Mert

Foto ©Kerim Ökten

Foto ©Aybige Mert

Afrika’da, vahşi hayvanları doğal ortamlarında gözlemleyebildiğimiz koruma alanlarında, onlara en fazla bir-iki metre yaklaşabildik ve bu süre içinde hep kiraladığımız arabamızın içindeydik. Nedeni, bazılarında arabadan çıkmanın kesinlikle yasak olması (bkz: Geçen sene aslan maması olmuş fotoğraf heveslisi Japon örneği), bazılarında da arabadan inmek tamamen sizin kendi sorumluluğunuzdadır, vahşi hayvan ham yaparsa bizi bağlamaz anlamına gelen uyarı levhaları olması. İlk örnekte cesuruz ama aptal değiliz deyip arabadan seyrettik arkadaşları, ikinci örnekte ise adımları sıklaştıralım, inşallah maşallah diyerek kazasız belasız döndük arabaya.

Ama ta Afrika’ya gidip bir kediyi sevmeden, ellemeden, mıncıklamadan dönersem çatlarım diye, bu isteğimin mümkün olduğu ve bir koruma alanının içinde bulunan bir bebek aslan kreşine gittik. Kerim’le birlikte, bir bakıcının eşliğinde önce, kaç haftalık olduklarını bilmediğim ama  üç kardeş bebecik aslanın bulunduğu telle çevrili alana girdik. İlk fotoğraflardaki bu veletlerle bir yandan oynayıp bir yandan fotoğraflarını çekmeye çalışırken çok eğlendik. Hem çocuk, hem de kedi oldukları için evdeki küçük kara panterimizden alışık olduğumuz oyunları oynadık: Şimdi ben senin omzuna atlayıp ısırayım, şimdi ben senin saçlarını ısırıp çekeyim, şimdi ben senin dirseğinden ısırık alayım…vs.

Oradan sekiz aylık ve biraz daha iri olan diğer üç kardeşin yanına geçtik. Yine çocuk ve yine kedi oldukları için, oyun isteğinde değişen bir durum yoktu. Ama kilo açısından topaç gibi oldukları için oyun bir üst seviyeye taşındı. Hatta biri, tepişirken bir ara Kerim’i neredeyse yere deviriyordu. Bunların bir de, koşup üstüne tırmanıp, tepeden biraz etrafı dikizleyip, sonra kayarak aşağı indikleri bir kaydırakları vardı. Oradaki oyunlarını izlemek de çok eğlenceliydi.

Neyse, sonuç olarak ben muradıma erdim, darısı sizin başınıza.

KEDİ DEFTERİ AFRİKA’DA

Aybige Mert

EL CUADERNO DE GATO EN ÁFRICA

THE CAT’S NOTEBOOK IN AFRICA

Foto ©Aybige Mert

Dün sabah on beş günlük bir Afrika gezisinden döndüm. On beş gün boyunca Kerim’le birlikte, Güney Afrika ve Swaziland’da gezerken karşımıza çıkan kedilerle tanıştık, kedili mekânlar keşfettik ama hepsinden etkileyicisi ve zevklisi, büyük kedilerle olan muhabbetimizdi.

Afrika ellerinde 2000 kilometreden fazla yol teptikten sonra, zebraya, file, zürafaya, hipopotama, gergedana, antilopgillere ve benzeri bilimum vahşi arkadaşa doyduk ama kedilere doyamadık. Gündoğarken pusların içinden karşımıza çıkıp, bakışlarını gözümüzün içine diken ve yavaş yavaş uzaklaşırken durup durup yesem mi sabaha mı bıraksam edasıyla omzunun üzerinden bize bakan leoparda, çitalarda, aslanlarda hele de bebek olanlarda aklımız kaldı.

Yarından itibaren Kedi Defteri’nde birkaç gün Afrika vuvuzelası ötecek, bilginize…

KATTYSAKS KEDİ KUMU KABI KILIFLARI

Aybige Mert

LAS FUNDAS DE CAJÓN DE ARENA DE GATO DE KATTYSAKS

KATTYSAKS CAT LITTER BOX COVERS

Kuytu mekânlardan hoşlanan varlıklar olan kediler için düşünülmüş olan bu kedi kumu kutusu kılıfları, işlevsel olur mu bilmem ama ilginç oldukları kesin.

KattySaks’ın %100 polyester hafif malzeme kullanarak ürettiği bu dekoratif kılıflar, kolayca monte edilebiliyormuş ve her boy kum kutusunun üzerine örtebilecek boyutta tasarlanmış. Surf Shack (Sörf Kulübesi), Beach Bus (Plaj Otobüsü) ve Le Dresser (Şifonyer) isimli üç modeli bulunan kılıflar, çamaşır makinesinde yıkanabiliyor, çekmiyor, solmuyor, kurutma makinesinde kurutulabiliyor, ütülenebiliyor. Amerikan malı KattySaks ürünlerinden memnun kalınmaması durumunda, otuz gün içinde ücret iade garantisi de bulunuyor.

THE NEW YORKER KEDİ KARİKATÜRLERİ

Aybige Mert

LOS CÓMICS DE GATO DEL NEW YORKER

THE NEW YORKER’S  CAT CARTOONS

Amerika’da yayınlanan The New Yorker, köklü ve çok güzel bir dergi. Kedi Defteri’ne daha önce, kapaklarındaki kedili Gürbüz Doğan Ekşioğlu çizimleriyle konu olmuş olan dergi, bu kez de, The New Yorker karikatür kitapları koleksiyonundan bir tanesiyle geliyor karşınıza. Kedili ürünler konusunda cennet olan Amerika’ya yolculuklarında, Kerim’in eline tutuşturduğum upuzun kedi listelerinin en önemli kalemlerinden biriydi benim için bu kitap ve hemen ardından da kedi kütüphanemde kendine ayrılmış olan yeri almıştı.

The New Yorker dergisinde 65 yıl boyunca yayınlanmış kedi karikatürlerinin en güzellerini, onların deyimiyle “kaymağın kaymağı” olanlarını seçip koymuşlar kitaba. Tam 101 ince esprili kedi karikatürünün toplandığı kalın karton kapaklı ve İngilizce olan kitap, ekim 1990’da basılmış. Charles Addams, Saul Steinberg, Helen Hokinson, Frank Modell, Mischa Richter ve daha birçok ünlü New Yorker karikatüristinin biraraya getirildiği kitabın kapak illüstrasyonu da Michael Witte’e ait.

ŞAPKADAKİ KEDİ

Aybige Mert

EL GATO EN EL SOMBRERO

THE CAT IN THE HAT

Sayıları 60’ı geçen çocuk kitabı bulunan 1904 doğumlu Amerikalı yazar ve çizgiromancı Theodor Geisel’in, Dr. Seuss takma adıyla yarattığı çizgiroman karakteri The Cat in the Hat (Şapkadaki Kedi), Amerika’da ilk yayınlandığı 1957 yılından beri en popüler çocuk kitaplarından biri olmuş. Birçok dile çevrilmiş ve milyonlarca baskıya ulaşmış olan kitap, 1971’de çizgifilm haline getirilerek televizyona uyarlanmış.

2003 yılında DreamWorks Entertainment tarafından Universal Stüdyoları’nda filme uyarlanan Şapkadaki Kedi’de, Kedi rolünü yani başrolü ünlü komedyen Mike Myers oynuyor, ona Alec Baldwin, Kelly Preston, Dakota Fanning  ve Spencer Breslin eşlik ediyor. Filmde kısa bir an için Paris Hilton da görünüyor. Yönetmenliğini Bo Welch’in, yapımcılığını Brian Grazer’ın ve müziklerini David Newman’ın yaptığı bu 82 dakikalık hareketli filmin ekibinde, yaklaşık 20 kişilik de bir dijital animasyon ekibi görev almış.  Filmin konusuna gelince:

Anville şehrinde yaşayan iki kardeş, yaramaz Conrad ve kontrol delisi, disiplinli Sally, yağmurlu ve sıkıcı bir günde, geçinmek için çalışmak zorunda olan annelerinin eve dönmesini beklerlerken, karşılarına birden  nereden geldiğini anlamadıkları, kocaman şapkalı, dev bir kedi çıkar. Şapkasında türlü sürprizler saklayan ve onlara sınırsız eğlence vaat eden kedi ve yardımcıları Şey1 ile Şey2 çığırlarından çıkarak evi birbirine katarlar. Kediye uyduklarına pişman olan Conrad ve Sally’nin artık büyük ve kuyruklu bir sorunu vardır…

HEPPER POD KEDİ YATAKLARI

Aybige Mert

LAS CAMAS DE GATO HEPPER POD

HEPPER POD CAT BEDS

Modern evlerin pisilerine modern tasarımlı bir kedi yatağı daha. Sadece hayvanlara yönelik mobilyalar tasarlayan Hepper firmasının bütün tasarımlarını, ödüllü endüstriyel tasarımcı Jed Crystal Vermont’daki atölyesinde yaratıyormuş.

Dayanıklı çelik iskelet üzerine yerleştirilmiş kumaş kaplı kalıplanmış köpükten üretilmiş olan bu yatakların içleri ise, çift taraflı kullanılabilen ve kolayca çıkarılıp yıkanabilen müflon ve mikrofiber malzemeyle kaplı. Gri, yeşil, kahverengi renk seçenekleri bulunan ve üstü açılarak da kullanılabilen Hepper Pod yataklarının, içleri de farklı renklerde üretilmiş.

İlk fotoğraftaki zarif hanım, markaya adını veren Pumpkin. Adı Pumpkin ama kendisi daha çok Audrey Hepburn’den esinlenmiş olan takma adı Hepper’ı kullanıyor. Hepper, markanın sadece ilham kaynağı değil, aynı zamanda resmi Kalite Kontrol Sorumlusu.

Hepper firmasının sevgili kedicikler için başka ürün seçenekleri de bulunuyor.

LUISA KELLE KEDİLERİ

Aybige Mert

LOS GATOS DE LUISA KELLE

LUISA KELLE’S CATS

Bir gün mutlaka  orijinal bir çizimini satın almayı aklıma koyduğum Luisa Kelle’nin çizgilerine, renklerine, çizdiği karakterlere bayılıyorum.

Aslında arkeoloji eğitimi alan Alman sanatçı Luisa Kelle, sanatı da daima yaşamının bir parçası olarak görmüş. Arthur Rackham ve Toulouse Lautrec hayranı olan Kelle, mürekkep ve suluboya ile çalıştığı eserlerine, etkilendiği ressam ve illüstratörlerin tarzlarını da yansıtmış. Luisa Kelle, sanat çalışmalarını Almanya Kappeln’de sürdürüyor.

KEDİ METODUYLA GEVŞEMEK

Aybige Mert

RELAJARSE CON EL MÉTODO DE GATO

RELAX WITH CAT METHOD